Paris İklim Anlaşması ile ilgili Trump’ın sahne şovunun ardından en sıcak yıl, fırtınalar, kasırgalar, kuraklık, yangınlar yeniden dünyanın gündeminde. Fosil yakıt sektöründe çalışanların istihdamı da bu süreçlerde yeniden değerlendiriliyor.
Bu dönem 2015 yılında başladı. Paris, Uluslararası iklim anlaşması kapsamında, dünya çapındaki ülkeler, küresel ısınmayı sınırlamak ve iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek amacıyla sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda anlaştı. Trump’ın iddiası, anlaşmanın Amerikan ekonomisine haksız yükler yüklediği yönünde idi. İlk döneminde anlaşmadan geri çekildi. ABD, 2021’de Başkan Joe Biden döneminde tekrar yeniden katıldı.
Trump 20 Ocak 2025 Pazartesi günü görevi devraldıktan sonraki ilk icraatlarından birisi olarak, Paris İklim Anlaşmasından çekildiği yönünde bir başkanlık talimatını tekrar imzaladı. Onun yaklaşımı, “Çin‘in çevreyi daha fazla kirlettiği ve cezasız kalmasına rağmen ABD’nin kendi endüstrilerinin sabote edildiğini” iddia ediyor.
Başkan Trump, göreve geldikten sonra enerji konusunda fosil yakıt ve nükleere yönelinmesi gerektiğini ifade etti. Bunu da ‘ulusal enerji acil durumu’ olarak ilan etti. Çin de iki yönlü değerlendirilmelidir: Çin, sera gazlarının en büyük küresel yayıcısıdır, ancak yenilenebilir enerji dağıtımında da dünyaya öncülük etmektedir. ABD emisyonları ise 2000’lerin ortalarından bu yana azalmaktadır, ancak toplam karbondioksit emisyonları en yüksek ülke olmaya devam etmektedir.
Hedef açık: 2050’ye kadar ‘karbon nötr‘ hedefine ulaşmak ve bunu yaparken enerji, ulaşım, tarım ve sanayi gibi yüksek emisyonlu sektörlerde yapısal bir dönüşüm sağlamak. Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu’nun bilimsel kolu olan Ortak Araştırma Merkezi (JRC) tarafından hazırlanan “Delivering the EU Green Deal – Progress towards targets” başlıklı rapor, Yeşil Mutabakat’ın uygulama safhasında nerede durduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Bu rapor, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na (EGD) doğru ilerlemenin kapsamlı bir değerlendirmesini sunmaktadır. Analizde, temel sektörlerde 2019 ile 2024 yılları arasında 44 politika belgesinden 154 ölçülebilir hedefi kapsamaktadır. Rapor içe dönük eleştiriler de yapıyor. Başarısızlıklar olduğu da görülmektedir.
2024 için, bazı hedefler konusunda “yolda” denirken, bazıları için de “hızlanma ve daha fazla çaba gerektiriyor” diye tanımlanmıştır. Bu arada “ilerlemenin olmadığı” veya “gerilediği” konular da tespit edilmiştir. Rapor umut veriyor ama aynı zamanda uyarıcı nitelikte. 154 hedeften sadece 32’si şimdilik “yolunda” olarak görülüyor.
Yalnızca %15’i yolunda, %33’ü ise daha hızlı adımlar gerektiriyor. Başlıklar itibariyle gelişmeler şöyledir:
İklim: Emisyonlar 1990’a göre %32,5 oranında azalmış durumda. 2030 hedefi karbon emisyonlarında %55 indirim öngörüyor.
Enerji: Yenilenebilir enerji hedefi %42,5 iken mevcut projeksiyonlar %38,6–%39,3 aralığında kalıyor.
Döngüsel Ekonomi: Döngü, tedarikçiden son tüketiciye bir değer zinciri olarak ele alınmıyor. Kritik hammaddeler ve batarya yönetimi gibi alanlarda yasal altyapı oluşturuldu. Kritik Hammaddeler AB ekonomisi için vazgeçilmezdir. Ve yenilenebilir enerji, dijital tabanlı sektörler, havacılık ve savunma gibi stratejik sektörler için gerekli teknolojilere ihtiyaç duymaktadır. Kritik Hammaddeler Yasası (CRM Yasası), AB’nin kritik ham maddelerin güvenli ve sürdürülebilir şekilde tedarikine erişim sağlayarak, Avrupa’nın 2030 iklim ve dijital hedeflerine ulaşmasını sağlayacaktır. Kritik hammaddeler ile ilgili 37 hedefin çoğu teklif aşamasında. Tüketici farkındalığı da henüz yeterli değil.
Ulaşım: Ulaştırma, toplam emisyonların %25’ini oluşturmaktadır. Dekarbonizasyon için altyapı yatırımlarının hızlanması gerekiyor. Elektrik kullanımı için 3 milyon şarj noktası hedefi için mevcut kurulum hızının üç katına çıkması şart. Emisyonsuz araçlar hâlen binek araçların yalnızca %1,2’sini oluşturuyor.
Gıda ve Tarım: “Tarladan sofraya” stratejisi, sistemsel bir dönüşüm sunma iddiasındadır. Emisyonlar, pestisit kullanımı ve gıda kaybı gibi kritik sorunlar bütünsel biçimde ele alınmıyor. Gıda zincirinin diğer halkaları bir değer zinciri yaklaşımı içerisinde politika kapsamında tutulmalıdır.
Biyoçeşitlilik: Habitatlar, büyük oranda varlıklarını yitiriyor, hâlen elverişsiz bir durumda. Pestisit kullanımında hedeflenen düşüş sağlanamadığı gibi artış bile gözlenmiştir. İstilacı türlerle mücadele konusunda ilerleme sınırlıdır.
Kirlilik: Hava kalitesinde iyileşmeler görülse de su ve toprak kirliliği hedefleri geriden geliyor. Mikroplastikler ve yeni kirleticiler konusunda yetersiz veri sorunu vardır. Gürültü kirliliği konusunda ilerleme çok yavaştır. Süreç, yasal düzenlemelerin tamamlanması, veri eksikliklerinin giderilmesi, ilgili yatırımların tamamlanması ve yerel dirençlerin dengelenmesi bakımından hâlâ kırılganlıklar bulunmaktadır.
Konunun en önemli taraflarından olan AB, Ortak Araştırmalar Merkezi’ndeki (JRC) bilim insanları, AB politika yapıcılarına bilim merkezli, bağımsız tavsiyelerde bulunmaktadır. JRC raporu ise Avrupa’nın ekonomik büyüme, girişimcilik ve inovasyonun kıtası haline getirilmesi öncelikli konu haline getirilmesi gerekmektedir. Gerçek dönüşüm savunma ve güvenlikten sürdürülebilir refaha, demokrasiye ve sosyal adalete kadar 2024-2029 önceliklerini bu hedeflerin sahada nasıl ve ne hızla hayata geçtiğini sürekli izlemekle mümkün olacaktır.
Cilab Atölyeleri, sekiz masada toplam seksen kişilik bir workshop çalışmasıdır. İlgili firmadan yirmi, Tedarikçileri ve Müşterilerinden ise atmış kişinin katılmasıyla oluşur. Günün sonunda her masadan toplanan inovatif fikirler arasında parlak ve ticarileşme şansı olan fikirlere mentörlük yapıyoruz.
TALEP FORMU